LİSTAG Aileleri Kampta… 

Çocukları LGBTİ+ olan aileler ile geçtiğimiz ay dördüncüsü düzenlenen kamp organizasyonuyla bir araya geldik. 

Her şey daha önce gerçekleştirdiğimiz kamplardaki gibi yine aynı sorularla başladı: LGBTİ+ ailelerine ve yakınlarına nasıl destek oluruz? Bu yolculukta nasıl birlikte hareket edebiliriz? Nasıl kalpten kalbe iletişim kurarız? Nasıl fayda sağlarız? 

Bu soruların ışığında, kamp programımızı detaylı bir çalışma ile belirledik ve 4. kampımızı gerçekleştirdik. 

Öncelikle tanıştık, kendi güvenli alanımızı oluşturduk. İhtiyaçlarımızı belirledik, kampımızın kurallarını hep birlikte yazdık. Hepimiz yaşayacaklarımız ve paylaşacaklarımıza dair, heyecanlı ve bir o kadar meraklıydık.

Kamp boyunca, LİSTAG olarak ailelere yönelik bir çok atölye düzenledik. Birlik olma ve dayanışmanın gücünü hissettik. Yaptığımız çemberlerde,birbirimize destek olurken, kalpten kalbe paylaştık ve ait hissettik. Oyunlarla eğlendik, eğitim seminerleri ile kendimizi geliştirip, öğrendik.  

Kimi zaman güldük, eğlendik, kimi zaman duygusal anlar paylaştık. Tanışmanın kaynaşmanın, anı paylaşmanın getirdiği birlik ve güven duygusu ile daha sıkı kenetlendik. Paylaşmanın en güzel hallerine şahitlik ettik. Doğanın kucağında, büyük ailemizle yan yana ve can cana olmanın pozitif etkisiyle bir kampı daha keyifle tamamladık. 

Dayanışma ve birlik olmanın getirdiği coşku ile uğurladık ailelerimizi. Huzurlu ve güçlenmiş hissederek, döndük gündelik hayatlarımıza. 

Bir sonraki kampın hayalini kurmaya başladık. 

Bu kampı gerçekleştirmemizi sağlayan Hollanda Başkonsolosluğu’na ve Heinrich Böll Stiftung Derneği’ne destekleri için çok teşekkür ederiz.

Benim Çocuğum: Bir Queer Annesinin Hikayesi

‘Benim Çocuğum’ belgeselini ilk izlediğimde, benim çocuğum bana yeni açılmıştı.  Bazı durumları/kavramları/olayları ancak başına geldiğinde anlıyor insan. Bildiğini sandığı bir konuda ne kadar cahil olduğunu da fark etmek, ne kadar gereksiz önyargı ve yanlış bilgi biriktirdiğini görmek acı veriyor.
Kızım bana açıldı, bana kendini anlattı. İçimde bir yerde şüphesini hep duyduğum, bilerek ya da bilmeyerek üzerini örttüğüm, ama bir türlü konduramadığım gerçekle yüzleşmek hiç kolay olmadı. Ama aslında bir o kadar kolaydı.    O aşıktı, genç bir kadına aşıktı, böyle mutluydu. Denklem basitti aslında, o mutluysa ben de mutluydum. 

Yüzleşme Anında Duyulan Sorular

O ilk yüzleşme anında dünya etrafımda dönerken aklımın içinde de binlerce soru uçuşuyordu.  Nasıl fark edemedim? 
Neden daha önce anlayamadım? 
Ben nasıl bir anneyim? 
Nerede hata yaptım? 
Ben çocuğumu büyütürken onu istemediği bir sürü saçma şeye nasıl zorladım? 
Hep erkek çocuklarla spor yaptı, nasıl anlamadım? 
Pembe rengi hiç sevmezdi, nasıl fark edemedim? 
22 yaşına kadar hiçbir erkekle flört etmedi, nasıl şüphelenmedim? 
Erkek reyonundan giysi seçmeyi severdi, bundan da mı huylanmadım? 
Benim yüzümden mi oldu?
Çocuğum mutlu olacak mı? 
Anne-baba olarak nasıl bir model çizdik biz? 
Hayatı hiç kolay olmayacak, peki ben onu koruyabilecek miyim? 
Ya başına kötü bir şey gelirse?
Çocuğum güvende olacak mı? 
Nelere maruz kalacak? 
Babası duyunca ne diyecek? 
Çevremizdekilere nasıl açıklayacağız? 
Çocuğumun hayatını kolaylaştırmak için ne yapabilirim?   Ben bundan sonra ne yapabilirim?
Ben ne yapabilirim? 

Ferahlama ve Kabul Sürecİ

O ilk yüzleşmenin hemen ardından sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam ettim. Nasıl bu kadar çabuk kabule geçtim, nasıl hemen uyumladım kendimi hiç bilmiyorum. 
Sanki bir tiyatro sahnesinde başrol oyuncusuydum ve rolümün de hakkını veriyordum. 
Sırtıma bir kırmızı pelerin geçirmiş, süper güçlerimi cebime koymuş, hayallerimin enkazının üzerinde yürüyerek ayağıma batan taşlara ve ara sıra tökezlememe rağmen “acımadı ki acımadı ki” diye ilerlemeye çalışıyordum…
Her düşündüğümde tekrar şükrediyorum; çok şanslıyım ki çevremde beni anlayacağını bildiğim canlar vardı. İşte onların tavsiyesi üzerine izledim “Benim Çocuğum”u… 
İyi ki izledim.
Ferahladım. 
Hafifledim.
Yeri geldi boğazım düğümlendi, gözyaşlarım özgürlüğünü ilan etti, hem ağladım hem güldüm, yeri geldi ruhum elinde pankartla onlarla birlikte yürüdü. 
Her duygunun içinden onlarla birlikte geçtim, çok ama çok iyi geldi. 
Gördüm ki aklımdaki o binlerce soru, korku, endişe sadece benim aklıma gelmemişti. 
İzledikçe bazı soruların cevapları netleşti, bazı sorular da evrildi. Bu kez çocuğumu ve ihtiyaçlarını daha doğru anlamaya yönelik sorular canlandı içimde…
Acaba kendi bedeninden memnun muydu? 
Kadın olmaktan mutlu muydu? 
Cinsiyetini değiştirmek istiyor muydu? 
Yaşadığı hayattan gerçekten de mutlu muydu? 
Psikolojik anlamda destek almak ister miydi? 
Benim nasıl destek olmamı istiyordu?
Tüm bu soruları sonradan kızımla da konuştum, aldığım yanıtlar da tatmin edici oldu benim için… 
Biraz daha ferahladım. 
Anladım ki önce durmam gerekiyordu. Sadece durmam. Çünkü durum hiç o kadar basit değildi. Böyle bir şey ilk defa başıma geliyordu, bu eğer bir sınavsa ben çalışmadığım yerden yakalanmıştım, önce bu durumu anlamam ve sindirmem gerekiyordu. Yaşayacağım tüm duyguları yaşayıp ancak öyle geçebilirdim içinden… 
‘Benim Çocuğum’da izlediklerim canımın yarasına merhem, ruhuma ağrı kesici oldu.   Ne yapacağımı bilemez bir halde serseri mayın gibi ortalıkta dolanırken, ekranın diğer ucundan uzanan hiç tanımadığım ama sanki bin yıldır dost olduğum şefkatli kollar beni sardı, sarmaladı. 
İçime sıcaklık, kalbime huzur doldu. 
Hissettiğim şey benim de çocuğumun da yalnız olmadığımızdı. 
48 yaşımda ben, 22 yaşındaki kızımla yeniden tanıştım. Bu tanışma bana hiç bilmediğim bir sürü şey öğretti. Önyargıları, şu meşhur el âlem ne der kaygılarını bir kenara fırlatıp attım.  Çocuk benim çocuğumdu, sevgisi içimdeydi.
Hayat yolunda şimdiye kadar hep el ele yürümüştük, şimdiden sonra da o eli hiç bırakmayacaktım.  
Her ne olursa olsun o benim mucizemdi, kıymetlimdi. 
Cinsiyetinin, cinsel yöneliminin ya da adına her ne deniyorsa onun önemi yoktu. Önemli olan tek şey canının sağlığıydı, mutluluğuydu. 
Her ne olursa olsun o benim çocuğumdu ve her zaman onun yanında olacaktım.   Çünkü o benim çocuğumdu, en güzeli de buydu…  

İmza: Bir Queer Annesi 

Destek için tıklayın.

Onur Haftası’nda LİSTAG’ın  15. Yılını Kutladık

Bundan 15 Yıl önce çocukları LGBTİ+ olan birkaç aile deneyimlerini paylaşmak ve dayanışmak için bir araya gelmişti. Sonra bu gruba dahil olan ailelerin sayısı artmaya başladı ve aslında hiç de az olmadığımızı gördük. Hak mücadelelerinde evlatlarımızın yanında yol alırken bu mücadelenin onların olduğu kadar bizim de olduğunu farkına vardık. Bilgilendikçe, bilgimizi, deneyimimizi paylaştıkça güçlendik  ve daha çok aileye ulaşmak, destek olmak amacıyla dernek haline geldik. Onur Haftası’na denk gelen 23 Haziran 2023 Cuma günü de Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde LİSTAG’ın 15. Yılını kutladık. Gün boyu süren 15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu’nun ardından sıcak bir resepsiyonla hem 15. yaşımızı hem de Onur Ayı’mızı kutladık, kayıplarımızı andık. 

“15. Yılında LİSTAG ve Türkİye’de Aİle Örgütlenmelerİ Sempozyumu”

Gün içinde LGBTİ+ aile örgütlerinden temsilcilerin ve uzun yıllardır birlikte çalıştığımız uzmanların katılımıyla düzenlediğimiz 15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu’nda deneyimlerimizi paylaştık. 

15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu saat 10:00 ‘da Hollanda Başkonsolosu Arjen Uijterlinde’nin açılış konuşmasıyla başladı.

LİSTAG Yönetim Kurulu Başkanı Tülay Savaş’ın konuşmasının ardından, LİSTAG’ın kurucu ailelerinden olan Günseli Dum, Sema Yakar, Ömer Ceylan ve Şule Ceylan ve Metehan Özkan “Dünden Bugüne LİSTAG” başlıklı bölümde LİSTAG’ın kuruluş hikâyesini ve tarihçesini anlattılar.

“LGBTİ+ların ve Ailelerinin Ruh Sağlığında Destek Mekanizmalarının Önemi’’ başlıklı panelinin katılımcıları Uzm .Dr. Başak Usta Gündüz, Doç. Dr. Koray Başar, Uzm. Dr. Seven Kaptan, Züleyha Baransel, trans ve LGBTİ+ gençlerin yaşadıkları sorunları, barınma, eğitim, çalışma gibi alanlarda yaşadıkları sorunları ve ailelerin bu sorunlar ile başa çıkma yöntemlerini anlattılar.

“LGBTİ+ Gençleri Desteklemek ve Güçlendirmek’’ başlıklı panelin konusu LGBTİ+ gençlerin eğitim, çalışma ve sosyal yaşamlarında güçlenmelerinde aile ve okul desteğinin rolü ve önemiydi. Özellikle okulda PDR desteğinin önemi üzerinde duruldu. Panelin katılımcıları Doç. Dr .Ezgi Toplu Demirtaş, Psikolojik Danışman ve Eğitim Bilimci Dilek Çankaya, Cinsellik Eğitmeni ve Danışmanı Efsun Sertoğlu idi.

“LGBTİ+ Aileleri ve  Hikâyeleri’’ başlıklı panelinin katılımcıları Can Candan ve Yasemin Zeynep Başaran’dı. Can Candan, LİSTAG ile tanışmasını, Benim Çocuğum Belgeselini çekme fikrinin nasıl doğduğunu, belgeselin çekim aşamasını anlattı. Yasemin Zeynep Başaran ise kendi LİSTAG yolculuğunu anlattı. (Belgeseli izlemek için BURAYA tıklayabilirsiniz.)

“LGBTİ+ Aile Örgütlenmeleri  Geleceğe Nasıl Bakıyor?” başlıklı panelin katılımcıları Ankara Galader Derneği’nden Nedime Erdoğan, İzmir Aile Grubu’ndan Birgül Ergün, Antalya Aile Grubu’ndan Hidayet Erşan ve LİSTAG Derneği’nden Nilüfer Kan Yeğin LGBTİ ebeveynleri olarak kendi hikâyelerini paylaştılar, endişe ve zorluklarla baş etme yöntemlerini ve örgütlenmenin önemini anlattılar.

Her biri yaklaşık 1 saat süren 5 panelin ardından LİSTAG’ın kurucularından Günseli Dum, kuruluşundan bu yana emeği geçmiş tüm Gönüllü ve Paydaşlarımıza teşekkür etti.

Hem 15. Yılımızı hem Onur Ayı’nı kutladık

Günün sonunda, 15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu’nun ardından sempozyum katılımcıları ve davetlilerimizle birlikte, sıcak ve neşeli bir ortamda hem 15. Yılımızı hem Onur Ayı’nı kutladık, hem de kaybettiğimiz arkadaşlarımızı andık.

En ince ayrıntısına varıncaya kadar düşünülmüş harika bir organizasyon ile LİSTAG’ın 15. Yılı’nı ve Onur Haftası’nı kutlamamıza vesile olan Hollanda Konsolosluğu’na, 15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu’na katılan tüm konuşmacılarımıza, sempozyumda ve resepsiyonda bizimle birlikte olan tüm dostlarımıza çok teşekkür ederiz.

LİSTAG 15 Yaşında!

2008 yılında İstanbul’da birkaç LGBTİ+ ebeveyninin bir araya gelmesiyle yolculuğuna başlayan LİSTAG 15 yaşında!  LİSTAG Aile Grubu olarak ilk başlarda yapabildiklerimiz sınırlı idi. Bir yandan aileler olarak birbirimizi yargılamadan dinler, destek olurken, diğer yandan çağrıldığımız her yerde hikayelerimizi anlatıyorduk. Çocuklarımız yanlış, bizler de yalnız değildik. Aklımızda olan en önemli şey ailelere destek olurken, çocuklarımızın da hayatını kurtarmaktı. Bugün ise sadece hikayelerimizi anlatmıyor, LGBTİ+ insan hakları ile ilgili her alanda ve  platformda sesimizi duyurmaya devam ediyor, LGBTİ+ların tam eşitliğe ulaşabilmeleri için gerekli kanun ve politikaların yapılabilmesi, toplumumuzda bu konuda farkındalık yaratılması için savunuculuk yapıyoruz. 

LİSTAG olarak 15 yıldır, LGBTİ+ ailelerine destek olmaya ve LGBTİ+ hakları savunuculuğu yapmaya, aile dayanışmasını her geçen gün kuvvetlendirmeye devam ediyoruz. 2008 yılında kurulduğumuzdan ve 2019 yılında resmi olarak dernekleştiğimizden bu yana, bilgilendikçe güçlenen ailelerin sayısı hızla artmaya devam ediyor. Aileler verdikleri hak mücadelesinin yalnızca çocukları için değil, kendileri için de olduğunun farkına varıyorlar. Bu bilince erişiyorlar. Geriye dönüp başardıklarımıza baktığımızda LİSTAG, Ankara, Antalya, Denizli ve İzmir’de aile grupları kurulmasına öncülük etmiş, milyonlarca insanın yaşamlarına ve gönüllerine dokunmuş ve LGBTİ+ ebeveynlerinin çekinmeden konuştuğu «Benim Çocuğum» adlı belgeselimiz  ile daha da büyük kitlelere ulaşıyoruz. 

Aynı zamanda Danışma Hattımızla, her ay ruh sağlığı uzmanlarıyla gerçekleştirdiğimiz toplantılarımızla, LGBTİ+ ailelerine yönelik yapmış olduğumuz yaz ve kış kamplarımızla, yayınlarımızla, söyleşilerimiz ve ulusal/uluslararası webinarlarla ailelerin hayatlarına ortak olarak, destek olmaya devam ediyoruz.  

LİSTAG olarak, tüm insanların cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadelerinin tanınıp, değer verildiği ve saygı duyulduğu bir gelecek hayal ediyoruz. Bu doğrultuda, 15 yıldır dayanışmanın gücüne inandık, umut etmeye ve ettirmeye çalışıyoruz. 

Biliyoruz ki, aslında LİSTAG HAYAT KURTARIR!

‘’17 yıl sonra kızımın lezbiyen olduğunu öğrendim. Aynı anda, dünya insanın başına gerçekten yıkılıyormuş, onu öğrendim. Koskoca bir enkazın altında kalmıştım. Göz gözü görmüyordu. Nefes alamıyordum. Dünya durmuştu. Renkler solmuştu. Işık yoktu. Kızım kaybolmuştu. Çocuğumla yaşadığım sabit geçmişim yıkıntılar altındaydı. Geleceğe dair kurduğum hayaller yerle bir olmuştu.” *

Bu sözler bir LGBTİ+ ebeveynine ait. 

15 yıldır çocuklarının veya yakınlarının LGBTİ+ olduğunu öğrenip, bir nevi enkaz altında kaldığını hisseden ailelere ulaşmaya çalışıyoruz. LİSTAG olarak yolculuğumuza devam eder ve kendi tarihimizi yazarken, diğer yandan Türkiye’nin de tarihine tanıklık ediyoruz. Yaşanan her olayda ( Gezi direnişi, deprem ve sel felaketleri vb. )  LGBTİ+ ve insan haklarını savunmaya devam ediyoruz. 

Ülkece zorluklarla yüzleştiğimiz 2023 yılını da aynı destek ve dayanışma ile aşmayı umuyoruz.

LGBTİ+ların tam eşitliğe kavuştuğu bir geleceği birlikte inşa edip, kutlayacağımız günlere erişmek dileğiyle…

15. yılımız kutlu olsun! Dayanışma ve sevgi ile…

* Gökkuşağından Hikayeler kitabından alınmıştır. 

Anayasa teklifi ailelerimize zarar veriyor!

Ailenin yeniden tanımlandığı anayasa değişikliği teklifi ailelerimize zarar veriyor!

Bizler, tam da yasa teklifinde belirtilen evlilik birliğinin bir erkek ve bir kadından oluştuğu aileleriz.

Bizler, aynı zamanda çocukları eşcinsel, biseksüel, trans, interseks hatta kalıplara sığmayan cinsel yönelim ve/veya kimliklere sahip çocukları olan ANNELER ve BABALARIZ.

LGBTİ+ çocuklarımızın yanı sıra LGBTİ+ olmayan çocuklarımız da var ve tüm çocuklarımızı koşulsuz seviyor, onları şu veya bu nedenden dolayı ailemizden dışlayıp uzaklaştırmıyor; hepsini kucaklayan, kapsayan bir ailenin ve toplumun mücadelesini veriyoruz.

İktidarin TBMM Başkanlığı’na sunduğu ailenin yeniden tanımlandığı anayasa değişikliği teklifi ailelerimize zarar veriyor. Sadece ailelerimizi değil çağdaş, aydınlık bir Türkiye’nin teminatı olan gençlerimizi “aile” kavramından uzaklaştırıyor, “Aileniz buysa eğer biz böyle bir aile olmak istemiyoruz” noktasına getiriyor. Bunu nereden mi biliyoruz? Çünkü artık LGBTİ+ olmayan çocuklarımız, gençlerimiz de LGBTİ+ kardeşlerine yapılan haksızlıklara dayanamıyor, “aile” kavramı altında yaptığınız dayatmalar yüzünden kendileri için de yaşanabilir bir gelecek, yaşanabilir bir Türkiye göremiyorlar.

Aile sadece kadın ve erkeğin evlilik birliğinden oluşmaz. Birbirini seven, birbirine değer veren, “iyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta” birbirinin yanında durmaya akdetmiş insanlardan oluşur. Devletin görevi vatandaşlarının mutluluğunu sağlamak, mutlu oldukları bir ülkede yaşamanın gerekli düzenlemelerini yapmaktır. Aile tanımını hukuksal müdahalelerle daraltıp, toplum sözleşmesini bozmak ve ülkeyi yaşanmaz hale getirmek değildir.

Aile normatif düzenlemelerle, kanunlarla korunmaz. Medeni Kanun’da zaten “erkekle kadın arasında” tanımlanan aile birliğini, iktidarin anayasada yeniden tanımlamak için verdiği teklif aileyi korumuyor, aksine ailelerimize zarar veriyor, Türkiye’nin geleceğine bir pranga daha takıyor.

Meclisteki tüm milletvekillerine sesleniyoruz;

Gerçekten aileyi korumak istiyorsanız eğer, mecliste bugün hepimizin ailelerini tehdit eden derin yoksulluk, uyuşturucu, çocuk istismarı, aile içi şiddet için verilen soru ve araştırma önergelerine destek vermek için elinizi kaldırın!

LGBTİ+ çocuklarımıza dokunmayın, LGBTİ+ çocuklarımızı günah keçisi yapmayın!

İlgili partiler tarafından verilen anayasa teklifinin açıklamasında LGBTİ+ çocuklarımızı “sapkın” olarak niteleyen ve LGBTİ+ları aile dışında bırakan anlayış, ailede eşitlik ilkesini bozarak, LGBTİ+ gençlerin bundan sonra göreceği şiddetin, geçmişte örnekleri görülen aile içinde yaşanacak cinayetlerin önünü açmaktadır.

LGBTİ+lar Hepimizin Ailesi!

LGBTİ+lar, bizim çocuklarımız, sizin arkadaşlarınız, komşularınız, bakkalınız, doktorunuz, avukatınız, öğretmeniniz, öğrenciniz, işçiniz hatta vekiliniz, yüzyıllar boyunca birlikte yaşadığımız insanlar, dostlarımız, yurttaşlarımız, kültürümüz, tarihimiz.

Çünkü söz konusu olan; bizim çocuklarımız, bizim ailelerimiz, bizim geleceğimiz!

LGBTİ+ların evlenmesinden korkuyorsanız, kendi içinizdeki korkuları sorgulayın.

Ailenin bozulmasından korkuyorsanız, içinde yaşadığımız karanlığı sorgulayın.

Çocuklarımıza ve ailelerimize değer veriyorsanız, toplumsal barış için bu tasarıya HAYIR deyin!


Akdeniz Antalya Aileleri Grubu
Denizli LGBTİ+ Aileleri Grubu
GALADER- Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği
İzmir LGBTİ+ Aileleri Grubu
LİSTAG- LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği

BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

Ben bir baba değilim.
Anayım ben ana.
Kız olarak doğduğumdan beri, oyuncak bebeklerim elime verildiğinden, babamın prensesi olduğumdan, büyüyüp evlendiğimden, bazen de büyümeden evlendirildiğimden beri hep anne olmaya hazırladılar beni. Olamadımsa da eksik kaldığıma inandırdılar.
Peki ya erkekler. Onları da baba olmaya hazırladılar mı. Koruyan ve esirgeyen. İlla ki kollayan. Peki ya kimden. Keşke kendisinden. Babalık budur dediler. Olamadılarsa da benim gibi eksik kalmadılar. Buna inandırılmadılar. En fazla, soyları devam etsin diye kuma üstüne kuma ya da çocuk gelinler aldılar oğullarına.
Ama biliyor musunuz gerçek babalar da yaşıyor aramızda. Hiç bir şeye inandırılamamış. Önce insan olmayı başarmış babalar var. Yaşıyorlar. Çocuklarının sihirli dünyalarına adım atabilen, el gün için değil, çocuğu için, çocuğu ile birlikte yaşayan, onunla büyüyen erkekler var aramızda. Çocuğundan beslenen, hayatı çocuğuna öğretirken, bir yandan da birlikte yeniden öğrenen. Değişen. Dönüşen. Kuvvetlenen. Babalar var aramızda. Çocuğunun ruhuna, varoluşuna saygı duyan, sonra da bu ruhun sevgisi her nerede ve her kimde cisimleşiyorsa, ona da eyvallahı olan babalar var aramızda. Çocukları için kurdukları kendi hayallerinden vazgeçen babalar var, el alemi takmayan. Aramızdalar. Çocuğum kimi severse sevsin. Bana ne. Kime ne. Diyen babalar. Varlar. Aramızdalar.
Kimdir bu babalar.
Bu babalar LGBTİ+ çocuğu olan babalar. Gerçek babalar. Her türlü cinsiyet kimliğinin, ifadesinin ve cinsel yönelimin özgürce yaşanacağı bir gelecek için çocukları ile el ele yürüyen babalar. Çocuklarının tüm çocuklar gibi eşit haklara ve onurlara sahip olduğunu bilen babalar. Yere bakmayan, gökyüzüne bakan, gökkuşağına bakan babalar.
Çocuklarımızın babaları. Sevgili LGBTİ+ Babaları. Babalar Gününüz kutlu olsun. Bugüne özel hediyem şudur sizlere. Alın sloganımı benden. Taşıyın gururla.
‘’Lafı olan bana konuşsun. Babasıyım.’’

neşe

Özlem Gürses’in konuğu olduk

Benim Çocuğum Belgeselimizin yönetmeni Can Candan, LİSTAG koordinatörümüz H. Metehan Özkan ve LİSTAG annelerimizden Avukat Tülay Savaş, 28 Haziran 2021 tarihli Pride Özel yayınında Özlem Gürses’in konuğu oldu. Bizleri konuk ettiği ve sesimizi duyurma imkanı verdiği için kendisine (ve rejideki Fatih’e) teşekkür ederiz. Programı youtube üzerinde veya sayfamızda (👇) izleyebilirsiniz.

Ayşe Çavdar’ın yazısı “Çocuğunu seçmek”

“Çocuğum mu, el alem mi?” “Çocuğum mu, başkaları mı?” “Çocuğum mu, benim arzularım, özlemlerim mi?” “Çocuğum mu, benim sınırlarım, korkularım ve rahatım mı?”

Ayşe Çavdar – Gazete Duvar (28 Haziran 2021)

Ayşe Çavdar’dan aile, çocuk, lgbti, seçimler ve LİSTAG üzerine muhteşem bir yazı. Alttaki linke tıklayarak yazının tamamına ulaşabilirsiniz.

https://www.gazeteduvar.com.tr/cocugunu-secmek-makale-1526819

Ayşe Çavdar ve Aysuda Kölemen ile LİSTAG

Ayşe Çavdar ve Aysuda Kölemen, 23 Haziran 2021 tarihli Medyascope’taki  programlarında LİSTAG’dan hareketle başka bir aileyi mümkün kılmanın yollarından detaylıca söz ettiler. Yayının tamamını sayfamızdan izleyebilirsiniz. Desteklemek ve sonraki yayınları da takip edebilmek için Medyascope*u youtube’da takip edebilirsiniz.