Onur Haftası’nda LİSTAG’ın  15. Yılını Kutladık

Bundan 15 Yıl önce çocukları LGBTİ+ olan birkaç aile deneyimlerini paylaşmak ve dayanışmak için bir araya gelmişti. Sonra bu gruba dahil olan ailelerin sayısı artmaya başladı ve aslında hiç de az olmadığımızı gördük. Hak mücadelelerinde evlatlarımızın yanında yol alırken bu mücadelenin onların olduğu kadar bizim de olduğunu farkına vardık. Bilgilendikçe, bilgimizi, deneyimimizi paylaştıkça güçlendik  ve daha çok aileye ulaşmak, destek olmak amacıyla dernek haline geldik. Onur Haftası’na denk gelen 23 Haziran 2023 Cuma günü de Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde LİSTAG’ın 15. Yılını kutladık. Gün boyu süren 15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu’nun ardından sıcak bir resepsiyonla hem 15. yaşımızı hem de Onur Ayı’mızı kutladık, kayıplarımızı andık. 

“15. Yılında LİSTAG ve Türkİye’de Aİle Örgütlenmelerİ Sempozyumu”

Gün içinde LGBTİ+ aile örgütlerinden temsilcilerin ve uzun yıllardır birlikte çalıştığımız uzmanların katılımıyla düzenlediğimiz 15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu’nda deneyimlerimizi paylaştık. 

15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu saat 10:00 ‘da Hollanda Başkonsolosu Arjen Uijterlinde’nin açılış konuşmasıyla başladı.

LİSTAG Yönetim Kurulu Başkanı Tülay Savaş’ın konuşmasının ardından, LİSTAG’ın kurucu ailelerinden olan Günseli Dum, Sema Yakar, Ömer Ceylan ve Şule Ceylan ve Metehan Özkan “Dünden Bugüne LİSTAG” başlıklı bölümde LİSTAG’ın kuruluş hikâyesini ve tarihçesini anlattılar.

“LGBTİ+ların ve Ailelerinin Ruh Sağlığında Destek Mekanizmalarının Önemi’’ başlıklı panelinin katılımcıları Uzm .Dr. Başak Usta Gündüz, Doç. Dr. Koray Başar, Uzm. Dr. Seven Kaptan, Züleyha Baransel, trans ve LGBTİ+ gençlerin yaşadıkları sorunları, barınma, eğitim, çalışma gibi alanlarda yaşadıkları sorunları ve ailelerin bu sorunlar ile başa çıkma yöntemlerini anlattılar.

“LGBTİ+ Gençleri Desteklemek ve Güçlendirmek’’ başlıklı panelin konusu LGBTİ+ gençlerin eğitim, çalışma ve sosyal yaşamlarında güçlenmelerinde aile ve okul desteğinin rolü ve önemiydi. Özellikle okulda PDR desteğinin önemi üzerinde duruldu. Panelin katılımcıları Doç. Dr .Ezgi Toplu Demirtaş, Psikolojik Danışman ve Eğitim Bilimci Dilek Çankaya, Cinsellik Eğitmeni ve Danışmanı Efsun Sertoğlu idi.

“LGBTİ+ Aileleri ve  Hikâyeleri’’ başlıklı panelinin katılımcıları Can Candan ve Yasemin Zeynep Başaran’dı. Can Candan, LİSTAG ile tanışmasını, Benim Çocuğum Belgeselini çekme fikrinin nasıl doğduğunu, belgeselin çekim aşamasını anlattı. Yasemin Zeynep Başaran ise kendi LİSTAG yolculuğunu anlattı. (Belgeseli izlemek için BURAYA tıklayabilirsiniz.)

“LGBTİ+ Aile Örgütlenmeleri  Geleceğe Nasıl Bakıyor?” başlıklı panelin katılımcıları Ankara Galader Derneği’nden Nedime Erdoğan, İzmir Aile Grubu’ndan Birgül Ergün, Antalya Aile Grubu’ndan Hidayet Erşan ve LİSTAG Derneği’nden Nilüfer Kan Yeğin LGBTİ ebeveynleri olarak kendi hikâyelerini paylaştılar, endişe ve zorluklarla baş etme yöntemlerini ve örgütlenmenin önemini anlattılar.

Her biri yaklaşık 1 saat süren 5 panelin ardından LİSTAG’ın kurucularından Günseli Dum, kuruluşundan bu yana emeği geçmiş tüm Gönüllü ve Paydaşlarımıza teşekkür etti.

Hem 15. Yılımızı hem Onur Ayı’nı kutladık

Günün sonunda, 15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu’nun ardından sempozyum katılımcıları ve davetlilerimizle birlikte, sıcak ve neşeli bir ortamda hem 15. Yılımızı hem Onur Ayı’nı kutladık, hem de kaybettiğimiz arkadaşlarımızı andık.

En ince ayrıntısına varıncaya kadar düşünülmüş harika bir organizasyon ile LİSTAG’ın 15. Yılı’nı ve Onur Haftası’nı kutlamamıza vesile olan Hollanda Konsolosluğu’na, 15. Yılında LİSTAG ve Türkiye’de Aile Örgütlenmeleri Sempozyumu’na katılan tüm konuşmacılarımıza, sempozyumda ve resepsiyonda bizimle birlikte olan tüm dostlarımıza çok teşekkür ederiz.

LİSTAG 15 Yaşında!

2008 yılında İstanbul’da birkaç LGBTİ+ ebeveyninin bir araya gelmesiyle yolculuğuna başlayan LİSTAG 15 yaşında!  LİSTAG Aile Grubu olarak ilk başlarda yapabildiklerimiz sınırlı idi. Bir yandan aileler olarak birbirimizi yargılamadan dinler, destek olurken, diğer yandan çağrıldığımız her yerde hikayelerimizi anlatıyorduk. Çocuklarımız yanlış, bizler de yalnız değildik. Aklımızda olan en önemli şey ailelere destek olurken, çocuklarımızın da hayatını kurtarmaktı. Bugün ise sadece hikayelerimizi anlatmıyor, LGBTİ+ insan hakları ile ilgili her alanda ve  platformda sesimizi duyurmaya devam ediyor, LGBTİ+ların tam eşitliğe ulaşabilmeleri için gerekli kanun ve politikaların yapılabilmesi, toplumumuzda bu konuda farkındalık yaratılması için savunuculuk yapıyoruz. 

LİSTAG olarak 15 yıldır, LGBTİ+ ailelerine destek olmaya ve LGBTİ+ hakları savunuculuğu yapmaya, aile dayanışmasını her geçen gün kuvvetlendirmeye devam ediyoruz. 2008 yılında kurulduğumuzdan ve 2019 yılında resmi olarak dernekleştiğimizden bu yana, bilgilendikçe güçlenen ailelerin sayısı hızla artmaya devam ediyor. Aileler verdikleri hak mücadelesinin yalnızca çocukları için değil, kendileri için de olduğunun farkına varıyorlar. Bu bilince erişiyorlar. Geriye dönüp başardıklarımıza baktığımızda LİSTAG, Ankara, Antalya, Denizli ve İzmir’de aile grupları kurulmasına öncülük etmiş, milyonlarca insanın yaşamlarına ve gönüllerine dokunmuş ve LGBTİ+ ebeveynlerinin çekinmeden konuştuğu «Benim Çocuğum» adlı belgeselimiz  ile daha da büyük kitlelere ulaşıyoruz. 

Aynı zamanda Danışma Hattımızla, her ay gerçekleştirdiğimiz CETAD uzman toplantılarımızla, LGBTİ+ ailelerine yönelik yapmış olduğumuz yaz ve kış kamplarımızla, yayınlarımızla, söyleşilerimiz ve ulusal/uluslararası webinarlarla ailelerin hayatlarına ortak olarak, destek olmaya devam ediyoruz.  

LİSTAG olarak, tüm insanların cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadelerinin tanınıp, değer verildiği ve saygı duyulduğu bir gelecek hayal ediyoruz. Bu doğrultuda, 15 yıldır dayanışmanın gücüne inandık, umut etmeye ve ettirmeye çalışıyoruz. 

Biliyoruz ki, aslında LİSTAG HAYAT KURTARIR!

‘’17 yıl sonra kızımın lezbiyen olduğunu öğrendim. Aynı anda, dünya insanın başına gerçekten yıkılıyormuş, onu öğrendim. Koskoca bir enkazın altında kalmıştım. Göz gözü görmüyordu. Nefes alamıyordum. Dünya durmuştu. Renkler solmuştu. Işık yoktu. Kızım kaybolmuştu. Çocuğumla yaşadığım sabit geçmişim yıkıntılar altındaydı. Geleceğe dair kurduğum hayaller yerle bir olmuştu.” *

Bu sözler bir LGBTİ+ ebeveynine ait. 

15 yıldır çocuklarının veya yakınlarının LGBTİ+ olduğunu öğrenip, bir nevi enkaz altında kaldığını hisseden ailelere ulaşmaya çalışıyoruz. LİSTAG olarak yolculuğumuza devam eder ve kendi tarihimizi yazarken, diğer yandan Türkiye’nin de tarihine tanıklık ediyoruz. Yaşanan her olayda ( Gezi direnişi, deprem ve sel felaketleri vb. )  LGBTİ+ ve insan haklarını savunmaya devam ediyoruz. 

Ülkece zorluklarla yüzleştiğimiz 2023 yılını da aynı destek ve dayanışma ile aşmayı umuyoruz.

LGBTİ+ların tam eşitliğe kavuştuğu bir geleceği birlikte inşa edip, kutlayacağımız günlere erişmek dileğiyle…

15. yılımız kutlu olsun! Dayanışma ve sevgi ile…

* Gökkuşağından Hikayeler kitabından alınmıştır. 

BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

Ben bir baba değilim.
Anayım ben ana.
Kız olarak doğduğumdan beri, oyuncak bebeklerim elime verildiğinden, babamın prensesi olduğumdan, büyüyüp evlendiğimden, bazen de büyümeden evlendirildiğimden beri hep anne olmaya hazırladılar beni. Olamadımsa da eksik kaldığıma inandırdılar.
Peki ya erkekler. Onları da baba olmaya hazırladılar mı. Koruyan ve esirgeyen. İlla ki kollayan. Peki ya kimden. Keşke kendisinden. Babalık budur dediler. Olamadılarsa da benim gibi eksik kalmadılar. Buna inandırılmadılar. En fazla, soyları devam etsin diye kuma üstüne kuma ya da çocuk gelinler aldılar oğullarına.
Ama biliyor musunuz gerçek babalar da yaşıyor aramızda. Hiç bir şeye inandırılamamış. Önce insan olmayı başarmış babalar var. Yaşıyorlar. Çocuklarının sihirli dünyalarına adım atabilen, el gün için değil, çocuğu için, çocuğu ile birlikte yaşayan, onunla büyüyen erkekler var aramızda. Çocuğundan beslenen, hayatı çocuğuna öğretirken, bir yandan da birlikte yeniden öğrenen. Değişen. Dönüşen. Kuvvetlenen. Babalar var aramızda. Çocuğunun ruhuna, varoluşuna saygı duyan, sonra da bu ruhun sevgisi her nerede ve her kimde cisimleşiyorsa, ona da eyvallahı olan babalar var aramızda. Çocukları için kurdukları kendi hayallerinden vazgeçen babalar var, el alemi takmayan. Aramızdalar. Çocuğum kimi severse sevsin. Bana ne. Kime ne. Diyen babalar. Varlar. Aramızdalar.
Kimdir bu babalar.
Bu babalar LGBTİ+ çocuğu olan babalar. Gerçek babalar. Her türlü cinsiyet kimliğinin, ifadesinin ve cinsel yönelimin özgürce yaşanacağı bir gelecek için çocukları ile el ele yürüyen babalar. Çocuklarının tüm çocuklar gibi eşit haklara ve onurlara sahip olduğunu bilen babalar. Yere bakmayan, gökyüzüne bakan, gökkuşağına bakan babalar.
Çocuklarımızın babaları. Sevgili LGBTİ+ Babaları. Babalar Gününüz kutlu olsun. Bugüne özel hediyem şudur sizlere. Alın sloganımı benden. Taşıyın gururla.
‘’Lafı olan bana konuşsun. Babasıyım.’’

neşe

Ayşe Çavdar’ın yazısı “Çocuğunu seçmek”

“Çocuğum mu, el alem mi?” “Çocuğum mu, başkaları mı?” “Çocuğum mu, benim arzularım, özlemlerim mi?” “Çocuğum mu, benim sınırlarım, korkularım ve rahatım mı?”

Ayşe Çavdar – Gazete Duvar (28 Haziran 2021)

Ayşe Çavdar’dan aile, çocuk, lgbti, seçimler ve LİSTAG üzerine muhteşem bir yazı. Alttaki linke tıklayarak yazının tamamına ulaşabilirsiniz.

https://www.gazeteduvar.com.tr/cocugunu-secmek-makale-1526819

2021 Onur Haftası’nda LİSTAG

2021 Onur Haftası’na yönelik çalışmalarımızın ilklerini hafta başında sizlerle paylaşmak istedik. Yeni haberler geldikçe listemizi de güncelleyeğiz.

Hepimizin Onur Haftası Kutlu Olsun 🏳️‍🌈

 – Onur Haftasına yönetmen Aykut Atasay’ın hazırladığı, Türkiye’nin farklı illerinden LGBTI+ anne ve babalarının katıldığı “Gökkuşağı Ebeveynleri” videomuzla başladık, videoya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
YOUTUBE

– 21 Haziran 2021 Ünsal Ünlü, programında LİSTAG’a da yer ayırdı:
YOUTUBE

– Ayşe Çavdar ve Aysuda Kölemen, 23 Haziran 2021 tarihli Medyascope’taki  programlarında LİSTAG’dan hareketle başka bir aileyi mümkün kılmanın yollarından detaylıca söz ettiler.
YOUTUBE

Continue reading “2021 Onur Haftası’nda LİSTAG”

Binbir Belgesel Söyleşileri- Benim Çocuğum

Belgesel Sinemacılar Birliği’nin ‘1001 Belgesel’ gösterimleri
kapsamında #BenimÇocuğum film ekibi ve LİSTAG ebeveynlerinin katılımıyla gerçekleşen söyleşiyi kaçırmadınız:

Belgesel Sinemacılar Birliği’nin ‘1001 Belgesel’ gösterimleri Onur Haftası’nda Can Candan’ın yönettiği #BenimÇocuğum (2013) ile devam ediyor. Film ekibi ve LİSTAG ebeveynlerinin katılımıyla gerçekleştirilecek söyleşi 27 Haziran 21:00’de @belgeselsinema
YouTube kanalında.

BOOK REVIEW: OUR CHILDREN, A GUIDE FOR FAMILIES AND RELATIVES

KAYNAK: LGBTINEWSTURKEY.COM

“Our Children, A Guide for Families and Relatives” (Çocuklarımız, Aile ve Yakınlar için bir Rehber) is a booklet designed for LGBTI+ parents and relatives. The booklet is published by LISTAG (Families and Relatives of Gay, Lesbian, Bisexual, Trans and Intersex Individuals) in collaboration with LGBTI+ family groups from different cities around Turkey serves as an invaluable resource for parents and relatives of LGBTI+ children and youth. In the preface it reads that the purpose of the booklet is to share knowledge gained by the common experiences of families of gay, lesbian, bisexual and trans individuals, and provide families with less or little experience with information and help raise their awarenesse. Included in the preface is an important note on the fact that the feelings and thoughts many LGBTI+ families initially experience when their children come out to them are similar and that knowing they are not alone is in itself comforting.

What makes this resource booklet a powerful read is that it also includes extracts from the book, “Stories Under the Rainbow” (Gökkuşagından Hikayeler), a compilation of real life stories from the families of LGBTI+ individuals. These accounts, distributed throughout the booklet, are the voices of parents of LGBTI+ children and youth relaying their own struggles, challenges, and experiences. Perhaps these narratives effectively echo similar sentiments to the parents reading “Our Children”, reassuring them that their experience is not unique to them.

The booklet provides definitions for core LGBTI+ terminology such as for gender identity and sexual orientation; information and suggestions for parents on ways to cope with their own feelings; information about the coming out process as LGB and how best to support LGBTI+ individuals and the coming out process of trans children and youth, and what the transition process in Turkey entails. It also contains information about LISTAG and the work it does to support families and raise awareness about LGBTI+ discrimination and rights.  

Stressing the importance of carving space and time for reflection to process feelings and thoughts, the booklet notes that many parents may neglect the fact that they too need support, and encourages parents to also tend to their own feelings while supporting their child.

One main suggestion the booklet provides to parents is to operate from a place of love despite wherever they may be in their own acceptance process and that a great way to find solidarity is to get in touch with LGBTI+ family groups. In the afterword, a parent encourages other parents to confront their own fears together with their children and to be open to learning about other lives without judgement and adds, “Let’s try to really understand and let’s not leave our children alone on this challenging journey.”

For a parent whose child may have recently come out to them as LGBTI+ and who may lack knowledge on the topic, finding access to information and guidance on LGBTI+ topics in Turkish might be a challenging endeavor. Providing parents with a good starting point, this is an impactful resource that will serve this gap and help many families better understand and support their LGBTI+ child. It is not difficult to imagine the positive impact “Our Children” will have on many families. With its clear explanations, suggestions and the narratives from experienced parents, “Our Children” makes a great gift to all parents of LGBTI+ children and youth.

Review by Lukka Alp Akarçay for LGBTI News Turkey

Invitation to the European Network of Parents of LGBTQI People (ENP)

14633693_10154483672291970_6844024356175974690_o

Dear Members of the Groups/Organisations of Parents of LGBTQIs in Europe,

We plan to unite organisations and individual activists who affiliate/associate themselves as parents of LGBTQIs in Europe, namely “Proud parents who can say YES! I have an LGBTQI child or are on the way!”

On behalf of the network I encourage you and your organization to accept our invitation and look forward to your response.

Please kindly find attached a chronological account of how this came about and our milestones.

You may contact me at your convenience if you need any further details to help you communicate this invitation to your colleagues.

Best Regards,

H.Metehan Ozkan (LISTAG)

On behalf of ENP Constituent Board


You can find below the links to join our network:

Facebook:

https://www.facebook.com/groups/465706283581898/edit/

Google Groups:

european-network-of-parents-of-lgbti@googlegroups.com

We would very much appreciate if would follow us on Facebook and be part of our google mailing group at this stage.


European Network of Parents of LGBTQI People (ENP)

In April 2015 in Kiev (Ukraine), we have adopted a resolution to help the establishment of a European Parents Network during the first international conference for parents of LGBTQIs – Our Families: Ways of Understanding, Acceptance and Support – and handed it over to the programme director of ILGA-EUROPE

In June 2015 in Warsaw (Poland), we have presented our ideas on the European Network of Parents at the international conference “Parents of LGBTQI Persons – Constant Dropping Wears Away a Stone”

Between 28 and 31 October 2015, the 19th Annual Conference of ILGA-Europe (the European Region of the International Lesbian, Gay, Bisexual, Trans and Intersex Association) took place in Athens, Greece, under the theme “Many Voices, One Movement – Together, mobilized for a just society”.

The objective of the annual conference in Athens was to bring together activists, policy makers, representatives of institutions and other allies in order to discuss current developments across the continent, to learn and share experiences and knowledge, to strategize and to plan joint work.

Since the parents of LGBTQIs are recognised as the strongest allies in the field of advocating for human rights and equality for LGBTQI people, for this conference in Athens ILGA also invited representatives from organisations formed by the parents of LGBTQIs, working in various countries.

During the conference it was decided that the Parents of LGBTQIs should form an independent European Network to strengthen the local efforts of the various groups working at a national or regional level. During the ILGA conference, the participants deliberated many questions, including:

When we talk of mobilisation, how can we make sure that our work truly benefits from and promotes the rich diversity of our communities? If we truly want to instigate successful change, we need to make sure that all people are included and all our needs are addressed.

What are the best ways to engage with our new allies in this context? What are our commonalities?

In May 2016, following up from the conference in Athens representatives from the organisations of Parents of LGBTQI People were invited by ILGA to meet at the HQ in Brussels.The meeting gathered representatives from 9 different organisations throughout Europe, to exchange experiences of the work and to identify the initial establishment of a European Network of Parents of LGBTQI organisations and initiatives.

During this meeting a number of decisions were taken including:

(1) Defining our Vision Statement created from contributions from the participants.

The vision of the European Network of Parents of LGBTQI people is a world of equal opportunities, where sexual orientations, gender identities and gender expressions are secured, respected and affirmed.


Defining our Mission:

We are the European Network of Parents of LGBTQI people – ENP.  Our mission is to unite the national organisations and initiatives of Parents of LGBTQI people at the European level; to be a voice for LGBTQI people’s dignity and equality and to empower initiative groups and organisations of parents of LGBTQI to become a voice for equality for LGBTQI people

(2) Established the first core group to work together to officially set up the network.

(3) Share the outcomes from this meeting with other parents organisations as part of the invitation to develop the Network

In October 2016 a small group of us were invited to attend the ILGA Europe annual conference in Cyprus. Naturally we took the opportunity to promote the ENP and were encouraged to keep up the effort by the positive response from the various representatives attending the conference.

In November 2016 the core team has been invited to participate in a parents conference organized by Parents’ initiative TERGO and will take the opportunity to work on the preparations for the launch meeting in Malta scheduled for the 22nd of February 2017.

Çocuğum Hayatımı Değiştirdi

Ben bir trans erkek annesiyim. Çocuğum 23 yaşında üniversite son sınıf öğrencisi. Üç yıl önce çocuğum bana : ‘Anne artık gerçeği gör ben aslında kız değil bir erkeğim dediğinde’ dünyam başıma yıkıldı, şok oldum, ne yapacağımı çocuğuma ne diyeceğimi bilemedim. Olamaz sen bir kız çocuğu olarak doğdun, her şeyin bütün organların tamamen kadın organı, yaratan kusursuz yaratmış, bunu sen nasıl değiştireceksin desem de çocuğum kararlı görünüyordu. Ne desem farklı bir savunmaya geçiyordu. Anne ben İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nde terapiye başladım, yedi ay sonra hormona başlayacağım, arkasından göğüslerimi aldıracağım, yok rahim ameliyatı olacağım, yok penis taktıracağım, sıraya koymuş, her şey bu kadar basitmiş gibi..
O anda dünyadan yok olmak istedim, evden bir iki saat uzaklaştım, gittim bir parkta oturdum. Gözlerimden yaşlar sel gibi akıyor, bir türlü sakin düşünemiyordum. Başımıza gelen neydi, nerde bir yanlış yapmış, çocuğumu iyi yetiştirememiştim. Aklıma intihar etmek bile geldi. Ben yaşamamalıydım çocuğumun çöküşünü görmemek için bu dünyadan yok olup gitmeliydim. Bir taraftan ben ölüp gidersem yavrum bensiz ne yapar, daha eline ekmeğini almadı, okumalıydı, iyi bir meslek sahibi olmalı ki ayakları yere sağlam basabilsin diye düşünüyordum. O kadar gel gitler yaşadım ki anlatacak kelimeler bulamıyorum. Babasıyla konuşmak için eve döndüm, ben gelene kadar onunla da konuşmuştu çocuğum. Babası bana sakin ol psikolog buluruz, kafası karışmış, tedavisi vardır mutlaka dedi…
Çocuğumu büyütürken hep bir terslik vardı. Ben bunu neden görememiştim, kendimi bu konuda çok suçluyorum. Yedi çocuklu bir ailenin en büyük çocuğuyum, Bartın‘da doğdum, 15 yaşından beri İstanbul’da yaşamaktayım. 55 yaşındayım, babam çok erken vefat etti. Ben maddi manevi kardeşlerimden sorumluydum. Hem çalıştım hem ortaokulu hem liseyi dışarıdan bitirdim. Gazete ve kitap okurum. Haberleri mümkün olduğu kadar kaçırmam. Yani şunu vurgulamak istiyorum ben Anadolu’nun ücra köşesinde yaşamıyorum. Dünyada neler olur hep bilgi edinmeye çalışırım. Bülent Ersoy örneği hiç mi dikkatimi çekmedi. Galiba bu vb. konular insanın başına gelmeyince ilgi alanına girmiyor…
Çocuğum büyürken hiçbir zaman kız çocuğu gibi davranmadı. Hep bir erkek çocuğu gibi büyüdü. Ben yıllarca kuaförlük yaptım. Benim çocuğum hiç bana gelip bir gün saçını yaptırmadı. Bir kere kaşını, vücut kıllarını almadı, aldırmadı. Hep ben kıllarımı çok seviyorum derdi. Hep erkek ayakkabısı giyerdi. Babasının kıyafetlerini giyerdi cogu zaman. Yazlık komşularım bana kızarlardı; ‘kızına güzel kıyafetler alsana, çok güzel kızın var, Beymen’den giydir çok yakıştığını görecek o zaman kız çocuğu gibi giyinecektir der’ takılırlardı. Keşke bu kadar basit olsaydi…
Lisedeyken bir gün öğretmenler beni okula çağırdılar. Bana, çocuğumun kızdan çok erkek gibi davrandığını, onu doktora götürmemizin uygun olacagini soylediler. Ben de zaten vücudu aşırı kıllı o yüzden götürmek istiyordum. Onu bahane ederek, iyi bir hastanede, kadın doğum uzmanı ve hormon doktoru buldum. Kontroller ve bir sürü tahliller yapıldı. Tabi ben onlar bu çocuk hep erkek gibi giyiniyor hep şapka takıyor, öğretmenlerden eleştiri aliyorum, neden kız gibi değil benim çocuğum dedim. Doktorlar hormonlarindaki erkeklik ve kadınlık hormonu aynı seviyede olduğunu, ilerde kadınlık hormonun yükselecegini soylediler. Ben de, Allah biliyor ya hiç bu konuyu, yani kadınlık hormonu erkeklik hormonu nedir ne değildir hangisi yüksek olursa kendini öyle hissedersin bilmiyordum. Kadınsan kadın, erkeksen erkeksindir. Ancak çocuk sahibi olamazsan hormonlara bakılır olarak bilirdim. Beynini ne yönde çalıştırırsan o yönde hormon yükselirmis, bunu bilmiyordum.
Çocuğunu kız olarak doğuruyorsun ama içinde erkek yaşıyormuş. Alışık olmadığın bir durumla karşı karşıyasın. Ben şimdi hem çocuğuma, hem de topluma karşı ne yapmaliydim. Okuldaki durumunu öğrenmek için çocuğumun okumakta olduğu üniversiteye gittim. Bölüm başkanı, çocuğunuz buradaki çocukların çoğundan daha saygılı, çok iyi bir çocuk yetiştirmişiniz dedi. Ben gözyaşları içinde çocuğumun durumunu anlattım, bayılma noktasındaydım. Benim gözyaşlarıma dayanamayan bolum başkanı, psikologlarını arayarak konuşmaya çağırdı. Psikolog böyle çocukların çok olduğunu, Anadolu’nun her yerinden çapa tıp fakültesine terapiye geldiklerini söyleyerek beni CETAD’a (Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği) yönlendirdi.
CETAD benim gibi çocukları olan ailelerin gittiği bir yerdi. Psikiyatr Dr. Nesrin Yetkin ve Psikiyatr Dr. Seven Kaptan, bu hormonal, genetik ya da ruhsal bir bozukluk mu? Geçici bir ergenlik problemi mi? Bu bir hastalık mı? Bunu tercih mi ediyor, neden tercih ediyor? Arkadaşlarının etkisiyle mi böyle oldu? Anne baba olarak ihmalkâr ebeveynler miydik? Küçükken birinin tacizine mi maruz kaldı ya da başına kötü bir şey mi geldi? gibi konularda bizi bilgilendirdiler.
Uzmanlardan destek alarak bilgilendim, sorularıma cevaplar buldum. Orada çok güçlü, bana kucak açip destek olan, çok candan yedi, sekiz aile vardı. Onların güçlü duruşu bana da güç verdi. El alem ne der korkusunu ve endişesini zamanla aşıp çocuklarımızı koşulsuz sevmeyi öğrendim. En önemlisi insanın kızı ya da oğlu olmuyormuş çocuğu oluyormuş onu öğrendim… LİSTAG(Lambda İstanbul Aile Grubu)’taki arkadaşlar, Günseli Dum, Sema Yakar, Pınar Özer, Hakan Yakar, Ömer Ceylan, Şule Ceylan, Zeki Yalçınoğlu, Nilgün Yalçınoğlu, hepsi bana kucak açtılar çok yardımcı oldular. Hepsine ayrı ayrı sonsuz teşekkür ederim. CETAD çok önemli bir kurum, gönüllü psikiyatr doktorların toplumu bilgilendirmeleri açısından çok faydalı buluyorum iyi ki böyle bir kuruma rastladım, şükranlarımı sunuyorum…
Şimdi, ben de onlar gibi, bu acımasız toplum çocuklarımızı hırpalamasın diye mücadeleyi seçtim. Benim gibi çocuklarını öğrenmiş, ebeveynler için Listag’tayim. Benim çocuğum gibi olan çocuklar için görünür olmayı sectim. Toplumda farkındalık yaratmak için mücadelede ben de varım. Benim çocuğumu ilk önce ailem dışladı. Bu bana çok acı verdi, canım yandı. Benim canım evladım gözünün içine bakmaya kıyamadığım evladım, zaten uzun yıllar tek başına acı çekmiş, o yaşına kadar bendeki farklı durum nedir diye kendini sorgulamış. Ne olduğunu anladığında biz ona kız gibi davran dedikçe bizden onu sokağa atarız diye korkmuş. Neden sokağa atılma korkusu yaşadığını sordugumda, kendi durumunda olan bir suru cocugun aileleri tarafindan sokaga atildigini soyledi. Ne acıdır ki, cinsel yönelimleri yüzünden sokaga atılan çocukları ben de yeni öğrenmiş bulunuyordum. Bir anne, baba çocuğunu sokaga atarsa toplum nasıl kabul etsin? Ailelerin çocuklarının yanında yer alması şart, bizler ne kadar çocuklarımızın yanında dik durur, görünür olursak toplum da farklılığa alışacaktır.