LGBTİ+ karşıtı “Büyük Aile Buluşması” yürüyüşüne dair

18 Eylül Pazar günü İstanbul’da düzenlenmesi planlanan LGBTİ+ karşıtı “Büyük Aile Buluşması” yürüyüşüne dair; 
Çocukları LGBTİ+ olan anne ve babalar olarak biz kimiz ve bu yürüyüşün neresindeyiz?

Bizler çocuklarını koşulsuz seven, onları şu veya bu nedenden dolayı yanlarından uzaklaştırmayan, kucaklayan, kapsayan, anlamaya çalışan anne ve babalarız, bizler AİLELERİZ. Bizim çocuklarımız eşcinsel, biseksüel, trans, interseks, hatta tanımlara sığmayan, gün geçtikçe yenisini öğrendiğimiz cinsel yönelim ve/veya kimliklere sahip; insanlık gibi çok renkli, çok çeşitli ve çok coşkulular. Kimin çocuğu değil ki? 

Siz, LGBTİ diye bir kısaltma duyuyorsunuz, birileri de kendi kişisel gündemleri, politik çıkarları için bunu ötekileştiriyor, nefret öznesi haline getiriyor, terörize ediyor. Hatta çocuklarımıza karşı yürüyüşlere bile çağırıyorlar. 

Bizse LGBTİ+ yerine ısrarla eşcinsel, biseksüel, trans, interseks çocuklarımız diyoruz! 

Çünkü onlar; bizim çocuklarımız, sizin arkadaşlarınız, komşularınız, bakkalınız, doktorunuz, avukatınız, öğretmeniniz, öğrenciniz, isçiniz hatta vekiliniz. Daha açık söylemek gerekirse, toplumumuzda “kız Mehmet”, “erkek Fatma” diyerek yüzyıllardır birlikte yaşadığımız insanlar, dostlarımız, yurttaşlarımız, kültürümüz, tarihimiz. Bizim çocuklarımız!

Eşcinselleri eşcinseller, transları translar doğurmuyor! Onların anne ve babaları, yakınları bizleriz! Bugün değilsek, bir gün yine bizleriz…

Şimdilerde birileri LGBTİ kısaltmasının açılımının aslında eşcinsel, biseksuel, trans, interseks insanları ifade ettiğini ısrarla söylemiyor ve bu durumu kasıtlı olarak çarpıtıyor. Birlikte yaşadığımız tanışıklarımızı, arkadaşlarımızı, çocuklarımızı bizden uzaklaştırmaya çalışıp, zekâmızla alay ederek, başka sorunumuz yokmuş gibi bize onların topluma ve aile yapısına tehdit olduğunu söylüyor. Oysa hepsi bizim ailelerimizden doğdu, onları bizler doğurduk, onlar da isterlerse kendi ailelerini kurarlar veya kurmazlar ama zaten sayıca azınlıktayken nasıl toplumun aile yapısına tehdit olacaklar, buna anlam veremiyoruz. Hatta biz, çocuklarımıza kendi ailelerini kurmaları için politik, hukuksal, sosyo-ekonomik haklarını vermezsek, nasıl sağlıklı bireyler olarak yetişecekler ve toplumumuzun bir parçası olacaklar, bilemiyoruz.

Yürüyeceklermiş, lütfen yürüsünler, sakın yasaklamayın!

Yasaklara, yasaklamalara değil, “nefret söylemine / suçuna” varmadığı sürece fikirlerin çarpışmasına ihtiyacımız var. Demokratik kültür böyle kurulur, ancak Nefret Suçları yasamızda eşcinsel, biseksüel, trans, interseks çocuklarımıza karşı nefret, küfür, kıyamet serbest, bunu biliyor muydunuz?  

Yürüsünler, yürüsünler ki kim olduklarını görelim. Kim olduklarını hatırlayalım. Toplumsal ve tarihsel hafızamıza kazıyalım. Ne de olsa artık aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere yazılıyor. Ancak yürümek istediğimizde bizim de demokratik haklarımızı kullanmamıza, yürüyüş ve ifade özgürlüğümüze alan açın, yasaklamayın! 2014’teki İstanbul Onur Haftası Yürüyüşünden beri bizler, eşcinsel, biseksüel, trans, interseks çocuklarımızla yürüyemiyor, bir basın açıklaması bile yapamıyoruz. Oysa bizlerin yürüyebildiği Onur Haftası Yürüyüşlerine karşı görüşte olanlar da gelir; kolluk kuvvetleri kadar Onur Haftası Komitesi de onları gözetirdi. Bunu en iyi bugün “Büyük Aile Buluşması”nı  organize edenler biliyor, biz sadece hatırlatmış olalım. 

Şimdi soruyoruz;
  • Aileyi koruyacağız derken, kimin ailesini koruyor, kimin kime karşı yürüdüğünü düşünüyorsunuz? Bizler çocuklarımızı koşulsuz severek onlara aile içinde özgüven ve destek veriyorsak, eğitimlerini tamamlayıp, sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri için elimizden geleni yapıyorsak, hangi aile için çalışıyoruz? Konuştuğumuz “aile” aynı aile olmayabilir mi? Sizinki nasıl bir aile? Çocuklarınızın eşcinsel, trans olduğunu öğrendiğinizde onları evden mi kovuyorsunuz, evlatlıktan mı reddediyorsunuz, yoksa çözümü olmayan bir yolda onları şarlatan sözde hekimlere mi sürüklüyorsunuz, yoksa söylemeye dilimizin varmadığı başka şeyler mi yapıyorsunuz?
  • “Büyük Aile Buluşması’na biz eşcinsel, biseksüel, trans, interseks anne ve babaları olarak gelirsek bizleri de koruyacak mısınız? Kolluk kuvvetlerimiz bizim için de var mı?
  • Siyasi irade olarak, LGBTİ+ karşıtı olarak düzenlenen bu yürüyüşe izin veriyorsanız LGBTİ+’ların, kadınların, öğretmenlerin, doktorların vb. demokratik haklarını kullanacakları yürüyüşlere ve gösterilere ne zaman izin vereceksiniz?
  • Vergilerini aldığınız eşcinsel, biseksüel, trans, interseks yurttaşların da bir aileleri olduğunu, onların da anne ve babaları olduğunu, bunlardan birinin de bir gün siz olabileceğinizi, ne zaman kabul edeceksiniz?

Eşcinseller, biseksüeller, translar, interseksler, farklı cinsel yönelimler ve kimlikler hep vardı, hep var olacaklar! Biz sadece onlara farklı isimler verdik ama hep şunu unuttuk, onlar bizim çocuklarımız, kardeşlerimiz, ailelerimiz ya da belki selamlamadıklarımız ama yüz yıllardır birlikte yaşadıklarımız. Eşit olmak istiyorlar, eşitlenmek istiyorlar. Kimseden daha fazlasını istemiyorlar ama artık daha azına da dayanamıyorlar. Kimse dayanamıyor. 

Dayanamıyoruz…

Ama bırakın “Büyük Aile Buluşması”nı yapsınlar, yürüsünler ki bizler de kalplerini çocuk sevgisine kapatan, çocuklarını olduğu gibi kabul edemeyip, koşullu seven, üstelik bunu yapabilen aileleri, toplumun bir kesimini aşağılayan, dışlayan bu insanların kim olduklarını görelim ve yarın öbür gün kendilerini hatırlayalım.

Bizlerse, 2010 yılında Bursa’da çocuğu 28 yaşında evinde bıçaklanarak öldürülen Melek Annenin sözlerini hatırlayalım:

“Benim çocuğum cinsel tercihi (yönelimi) nedeniyle hep toplumdan itildi. Okumak istedi okutmadılar. Koskoca dünyaya sığdıramadılar benim evladımı.”

Ve, 2013 yılında içimizden yedi ebeveynin eşcinsel, trans çocuklarını doğdukları andan itibaren anlattığı “Benim Çocuğum” belgeselimizi izleyelim, eğer O gün yapacak daha iyi bir işiniz yoksa…

Belgesele Youtube üzerinden ulaşabilirsiniz:

13 Eylül 2022

Akdeniz Antalya Aile Grubu

Denizli LGBTİ+ Aileleri Grubu

GALADER- Ankara Aileleri Derneği

İzmir LGBTİ+ Aileleri Grubu

LİSTAG- LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği

Ayşe Çavdar ve Aysuda Kölemen ile LİSTAG

Ayşe Çavdar ve Aysuda Kölemen, 23 Haziran 2021 tarihli Medyascope’taki  programlarında LİSTAG’dan hareketle başka bir aileyi mümkün kılmanın yollarından detaylıca söz ettiler. Yayının tamamını sayfamızdan izleyebilirsiniz. Desteklemek ve sonraki yayınları da takip edebilmek için Medyascope*u youtube’da takip edebilirsiniz.

Tamer: “Biz annelerin içinden aktivistler çıktı”

LİSTAG annelerinden avukat Tülay Savaş ve Neşe Tamer Medyascope.tv’nin özel yayınında Edanur Tanış’ın konuğu oldu. Haberin tamamına ulaşmak için TIKLAYIN.

Çocuğu Boğaziçi  Üniversitesi’nde öğrencisi olan avukat Tülay Savaş,

“Kızım da Boğaziçi eylemlerinde olduğu için duruşmalarımı ona göre hazırlamaya çalışıyorum. Gözaltına alınırsa yanında gidebilmek için. Bu ülkede ruh sağlığınızı korumak için bazı şeyleri görmezden gelmek gerekiyor. Homofobik söylemleri kendi adıma kale almamaya çalışarak mücadele ediyorum” .

Çocuğu Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olan Neşe Tamer,

 “Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum atanması LGBTİ+’lar üzerinden değersizleştirilmeye çalışılıyor” dedi. LGBTİ+ haklarının insan hakları olduğunu söyleyen Tamer, “Biz annelerin içinden aktivistler çıktı” diye devam etti.  Aile birliğini sadece heteroseksüel çocukları olan annelerin sağlayıp sağlamadığını soran Tamer, “LGBTİ+ çocukları olan aileler olarak, çocuklarımızı cinsiyet kimliklerinden ve cinsel yönelimlerinden bağımsız olarak varlıklarını seviyoruz” 

LGBTİ+ aileleri Onur Haftası’nı kutluyor: “Biz her zaman buradayız”

Medyascope‘ta çıkan haberimiz için: https://medyascope.tv/2020/06/28/lgbti-aileleri-onur-haftasini-kutluyor-biz-her-zaman-buradayiz/

Tanış, Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Bireylerin Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG) ve Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği‘nden (GALADER) Günseli DumNeşe TamerZüheyla Baranselve Atilla Dirim‘i konuk etti. Aileler programda, Onur Yürüyüşü’nü, LGBTİ+ birey olmayı ve aileler olarak onlarla birlikte olabilmeyi konuştu.

#EvdeKalma Deneyimlerimiz

28. İstanbul Onur Haftası bünyesinde, 22 Haziran 2020 günü bir canlı yayın gerçekleştirdik. Aşağıda bu yayınımızı izleyebilirsiniz. Kanalımıza üye olmayı unutmayınız.

Atanmış aile evlerine sığanlar, sığınanlar, sığamayanlar

Sunucular: Çağla ve Kerem

Konuklar: Günseli, Züleyha, Tülay, Melis, Neşe

Reji Masası: Tarkan Fenercioğlu, Metehan Özkan

LİSTAG ve Ankara Gökkuşağı Aile Grubu, T24’e konuştu

Kaynak: T24 (Damla Uğantaş)

Türkiye’de her yıl Haziran ayında düzenlenen LGBTİ+ Onur Haftası ve haftanın sonunda gerçekleşen Onur Yürüyüşü, 2015 yılından bu yana valilik tarafından yasaklanıyor, polis müdahalesine sahne oluyor. Bu yıl Onur Yürüyüşü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesinin hemen ardından 30 Haziran tarihinde gerçekleştirilmek istendi ancak seçim atmosferinin de etkisiyle, Onur Yürüyüşü’nü ve cinsel yönelimleri hedef alan söylemler, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a uzanan silsilede, üst düzey isimlerden ve tonu giderek sertleşen üslup ile dile getirildi.

Yine bu yıl önceki yıllardan farklı olarak pek çok belediye, Twitter hesaplarından LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne destek verirken, bir başka grup belediye ise Onur Yürüyüşü’ne karşı #AilemizHerŞeyimiz etiketiyle mesajlar paylaştı. Tartışmalar 2011 yılında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılması talebinin dile getirilmesine dek uzandı. Peki LGBTİ+ çocuğu olan aileler bu tartışmalar karşısında neler hissediyor, ne düşünüyorlar?

Konuya ilişkin sorularımızı yöneltmek üzere LGBTİ+ çocuğu olan ailelerin bir araya geldiği LİSTAG Derneği’nde LİSTAG’tan Züleyha, Neşe, Günseli ve Ankara Gökkuşağı Aile Grubu’ndan Atilla ile buluştuk. Çocuklarının cinsel yönelimleri konusunda kendilerine ne zaman açıldığından, her sene kortej halinde katıldıkları Onur Yürüyüşleri’nin kendileri için ne anlam ifade ettiğine, siyasi ve dini temsilcilerin açıklamaları karşısında ne hissettiklerinden, aile kavramına yönelttiğimiz soruları kişisel deneyimlerini paylaşarak yanıtladılar.

Invitation to the European Network of Parents of LGBTQI People (ENP)

14633693_10154483672291970_6844024356175974690_o

Dear Members of the Groups/Organisations of Parents of LGBTQIs in Europe,

We plan to unite organisations and individual activists who affiliate/associate themselves as parents of LGBTQIs in Europe, namely “Proud parents who can say YES! I have an LGBTQI child or are on the way!”

On behalf of the network I encourage you and your organization to accept our invitation and look forward to your response.

Please kindly find attached a chronological account of how this came about and our milestones.

You may contact me at your convenience if you need any further details to help you communicate this invitation to your colleagues.

Best Regards,

H.Metehan Ozkan (LISTAG)

On behalf of ENP Constituent Board


You can find below the links to join our network:

Facebook:

https://www.facebook.com/groups/465706283581898/edit/

Google Groups:

european-network-of-parents-of-lgbti@googlegroups.com

We would very much appreciate if would follow us on Facebook and be part of our google mailing group at this stage.


European Network of Parents of LGBTQI People (ENP)

In April 2015 in Kiev (Ukraine), we have adopted a resolution to help the establishment of a European Parents Network during the first international conference for parents of LGBTQIs – Our Families: Ways of Understanding, Acceptance and Support – and handed it over to the programme director of ILGA-EUROPE

In June 2015 in Warsaw (Poland), we have presented our ideas on the European Network of Parents at the international conference “Parents of LGBTQI Persons – Constant Dropping Wears Away a Stone”

Between 28 and 31 October 2015, the 19th Annual Conference of ILGA-Europe (the European Region of the International Lesbian, Gay, Bisexual, Trans and Intersex Association) took place in Athens, Greece, under the theme “Many Voices, One Movement – Together, mobilized for a just society”.

The objective of the annual conference in Athens was to bring together activists, policy makers, representatives of institutions and other allies in order to discuss current developments across the continent, to learn and share experiences and knowledge, to strategize and to plan joint work.

Since the parents of LGBTQIs are recognised as the strongest allies in the field of advocating for human rights and equality for LGBTQI people, for this conference in Athens ILGA also invited representatives from organisations formed by the parents of LGBTQIs, working in various countries.

During the conference it was decided that the Parents of LGBTQIs should form an independent European Network to strengthen the local efforts of the various groups working at a national or regional level. During the ILGA conference, the participants deliberated many questions, including:

When we talk of mobilisation, how can we make sure that our work truly benefits from and promotes the rich diversity of our communities? If we truly want to instigate successful change, we need to make sure that all people are included and all our needs are addressed.

What are the best ways to engage with our new allies in this context? What are our commonalities?

In May 2016, following up from the conference in Athens representatives from the organisations of Parents of LGBTQI People were invited by ILGA to meet at the HQ in Brussels.The meeting gathered representatives from 9 different organisations throughout Europe, to exchange experiences of the work and to identify the initial establishment of a European Network of Parents of LGBTQI organisations and initiatives.

During this meeting a number of decisions were taken including:

(1) Defining our Vision Statement created from contributions from the participants.

The vision of the European Network of Parents of LGBTQI people is a world of equal opportunities, where sexual orientations, gender identities and gender expressions are secured, respected and affirmed.


Defining our Mission:

We are the European Network of Parents of LGBTQI people – ENP.  Our mission is to unite the national organisations and initiatives of Parents of LGBTQI people at the European level; to be a voice for LGBTQI people’s dignity and equality and to empower initiative groups and organisations of parents of LGBTQI to become a voice for equality for LGBTQI people

(2) Established the first core group to work together to officially set up the network.

(3) Share the outcomes from this meeting with other parents organisations as part of the invitation to develop the Network

In October 2016 a small group of us were invited to attend the ILGA Europe annual conference in Cyprus. Naturally we took the opportunity to promote the ENP and were encouraged to keep up the effort by the positive response from the various representatives attending the conference.

In November 2016 the core team has been invited to participate in a parents conference organized by Parents’ initiative TERGO and will take the opportunity to work on the preparations for the launch meeting in Malta scheduled for the 22nd of February 2017.

LGBTİ Aileler Hepimizi Umutlu Olmaya Çağırıyor

Ğ2013’te, kötü biten bir ilişkinin ve annemle yaşadığım zorlu bir anlaşmazlığın ertesinde, karanlık bir sinemada Türkiye’deki LGBTİ bireylerin aileleri ile ilgili bir belgesel olan Benim Çocuğum’u izlemeye hazırlanıyordum. Film boyunca katıla katıla ağladım. Aileler acılarını, çaresizliklerini, kabullenme süreçlerini ve umutlarını o kadar dürüst ve içtenlikle anlatıyorlardı ki, kendi ruh halimden eser kalmadı. Bu insanlar bağ kurmaya, anlamaya ve anlatmaya odaklı, istatistikleri de siyaseti de aşan bir çalışma yürütüyorlardı. Sema Yakar, nam-ı diğer Sema Anne’yi o sinema perdesinde tanıdım.

Sema Anne, Benim Çocuğum’da hikayesini anlatan yedi ebeveynden biri. Kendisiyle belgeseli izledikten neredeyse iki sene sonra bir Homofobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü kokteylinde tanıştım. Çekinerek ailelerin yanına gittiğimde, dünyamı açtıkları ve bana güç verdikleri için onlara teşekkür ettim. Hikayelerini anlatmak için gösterdikleri cesaretin ve Gezi protestolarının içimizde ateşlediği aktivizm ruhu ile bir grup gönüllüyle birlikte bir çeviri projesi olan LGBTI News Turkey çalışmasını başlatmıştık. Sema Anne yaptığımız bu çalışmayı çok sevdiğini ve bizimle gurur duyduğunu söyleyerek bana sarıldı.
Tekrarlanan genel seçimlerden bir gün sonra, Sema Anne ve aktivist Metehan Özkan ile Ekim’de yapacakları Amerika seyahatlerini konuşmak için buluştuk. Sema Anne’nin Human Rights Campaign (İnsan Hakları Kampanyası) ofisinde, elinde balonlarla bir fotoğrafını görmüştüm. Oğlu Boysan’ın da bir fotoğrafı vardı. Boysan -LGBTİ aktivisti, Şişli Belediye Başkanı danışmanı, ilham kaynağı, bir oğul, bir sevgili arkadaş- Eylül ayında bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Ondan söz ederken sürekli gözlerimiz doluyor. Hayat devam ettiği ve şu anda planlarımızı konuştuğumuz için suçluluk duyuyorum. Fakat, hayatının en zor dönüm noktalarından birinde olan bu cesur kadın bana LİSTAG (LGBTİ Bireyleri ve Aileleri Derneği) ile ilgili hayallerini anlatıyor.
“LİSTAG, başka bir ailenin var olabileceğini gösteriyor”
LİSTAG, 2008’den beri gey veya trans çocuklarını anlamak ve yardım etmek isteyen ailelere bilgi ve rehberlik desteği veriyor. Her ay, uzman psikologlar neredeyse 40’a ulaşan aileyle grup toplantıları yapıyorlar. Toplumun farklı kesimlerinden -inançlı, laik, genç, yaşlı- ebeveyn veya aile bireyi bu toplantılarda dertleşiyorlar. Gönüllü 20 aileden oluşan çekirdek bir grup, her Cumartesi günü aktivitelerini planlamak, deneyim paylaşmak ve yeni ebeveynlerle tanışmak üzere buluşuyor. Ayda bir kere, çocuklu aile yemeği düzenliyor ve var olmak için güvenli, yargısız alanlar yaratıyorlar. Bu özel grup, Metehan’ın aileler ile destek ve dayanışma grubu kurmak üzerine olan doktora tezinin ve Sema Anne ile tesadüfi tanışmasının bir ürünü. Sema Anne 2006’da takma bir adla Radikal gazetesinde bir köşe yazısı yazmış, LGBTİ çocuklarının annelerini çocukları için bu toplantılara gelmelerini, önyargılarını kırmaya, kendilerini eğitmeye çağırmıştı. Benim Çocuğum bu çağrının bir devamı.
Bu sosyalleşmenin hayati önemi var. Çocuklarının cinsel yönelimini veya cinsiyet kimliklerini öğrendiklerinde aileler büyük bir duygu karmaşasına giriyorlar- korku, kendini suçlama, utanç, yalnızlık, şaşkınlık, ne tapacağını bilememe … Muhafazakar Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks olmak elbette hiç kolay değil. LGBTİ bireyler nefret suçlarının, namus cinayetlerinin ve hayatın her alanında ayrımcılığın kurbanı oluyorlar. Başka ailelerin de benzer süreçlerden geçtiklerini bilmek ve çocuklarını kabul etmiş olduklarını görmek en umut verici şeylerden biri.
LGBTİ çocukları “düzeltmek” veya reddetmektense, Sema Anne “LİSTAG başka bir ailenin mümkün olabileceğini göstermenin en güzel örneği” diyor. Bu yüzden LİSTAG ebeveynleri, her bir LGBTİ’nin annesi ve babası kabul ediliyorlar; hepsi koşulsuz sevginin neye benzediğinin ilham verici örneklerini oluşturuyorlar. Sema Anne ve Metehan LİSTAG’ı nasıl sürdürülebilir bir hale getirebilecekleri üzerinde kafa yoruyor, LİSTAG’ı kurumsal bir yapıya nasıl kavuşturabileceklerini planlıyorlar. Amerika ziyaretleri LİSTAG için bir gelecek düşlemelerini, Türkiye’de LGBTİ bireylerin önceliklerini kelimelere dökmelerini sağladı ve Türkiye’ye yepyeni bir enerji ile döndüler.
“Zaten zamanımız da yok, ihtiyaçların çok olduğu bir alanda çalışıyoruz.”
Sema Anne ve Metehan, Tennessee’de bir PFLAG konferansına davet edilmişlerdi. PFLAG Amerika’nın LGBTİ bireyler için en büyük ebeveyn, aile, dost ve müttefik örgütü. Sema Anne ve oğlu Boysan’ın çalışmalarını duymuşlar ve irtibata geçmişlerdi. Metehan, Türkiye ve Amerika toplumlarının aileyi merkeze koymaları konusunda ne kadar benzeştiklerini anlatıyor. Konuştukları aileler, onlara benzeyen bir aile grubunun Türkiye’de var olmasına şaşırmış ve PFLAG’in deneyimlerinin LİSTAG üzerindeki etkisini görmekten gurur duymuşlar. Her iki ülkedeki ailelerin benzer zorluklarla baş ediyor olması yalnız olmadıklarını göstermiş ve birlikte çalışma kararı almalarını sağlamış.
İki yılda bir düzenlenen PFLAG konferansında öğrendiklerini anlatırken her ikisinin de gözleri parlıyor. Katılımcılardan gelecek iki sene için vizyonlarını düşünmeleri istenmiş. İhtiyaçların çok olduğu bir alanda çalıştıklarını, kısa zaman içinde daha fazla proje üretmek, eğitim vermek ve destek gruplarını büyütmeyi amaçladıklarını söyleyen Sema Anne katıldıkları atölyelerin onlara hedeflerine ulaşabileceklerini gösterdiği için çok mutlu. Metehan, İstanbul, İzmir ve Ankara’da uyguladıkları LİSTAG modelini başka bölgesel merkezlere de taşımak istediklerini söylüyor. Karadeniz’de Samsun’a, Akdeniz’de Mersin veya Antalya’ya, Güneydoğu’da Diyarbakır veya G.Antep’e LİSTAG’ı götürmek, projenin ikinci ayağını oluşturuyor. Böylece bölgesel ağlarla LİSTAG aileleri ve uzman psikologlar Türkiye’de daha çok aileye ulaşabilecek. İki sene içinde bu grupları bir şemsiye örgüt altında birleştirmeyi amaçlıyorlar. “Yasaları değiştirmek için baskı oluşturacak ve LGBTİ hakları üzerinde çalışan örgütlere destek verecek bir lobi grubu olmak istiyoruz Ankara’da” diyor Metehan. Gelecek hayalleri, Türkiye’nin her bir yöresindeki ebeveynlerin yaratacağı manevi gücü arkalarına alarak LGBTİ bireyler için kapsayıcı politikalar üretmek.
“Gelecek Pride-Onur Yürüyüşümüzün önemini vurguladık”
Metehan ve Sema Anne Türkiye’de gelecekte nelerin yapılabileceği üzerinde düşünmenin ve planlamanın yanı sıra, Amerika’daki sivil toplum kuruluşları ve ABD yönetiminden yetkililerle buluşma ve Türkiye’de LGBTİ bireylerin ve ailelerinin durumunu anlatma fırsatı buldular. Türkiye dünyaya LGBTİ hakları ile ilgili çelişkili mesajlar veriyor. Bu sene Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Birleşmiş Milletler’de “LGBTİ bireylere yönelik özel bir düzenlemenin olmamasının, kanun önünde eşit olmadıkları, haklarının garanti altına alınmadığı anlamına gelmez” demişti. Oysa Haziran seçimlerinden önce AKP, HDP’nin eşcinsel milletvekili adayını kampanya malzemesi haline getirmişti. AKP’nin milletvekili adayları ve hükumete yakın medya LGBTİ varoluşunu bir sapkınlık, Türk aile ve toplum yapısına zararlı bir unsur olarak işlemişti. Haziran ayında ise tarihinde ilk defa 13. İstanbul Onur Yürüyüşü İstanbul Valiliği tarafından yasaklandı ve polis binlerce kişiyi biber gazı ve tazyikli su ile dağıttı. Sema Anne’nin oğlu Boysan yürüyüş izni için ön saflarda çalışmıştı. ABD, İngiltere ve Avrupa ülkelerinden konsoloslarla birlikte Sema Anne ve LGBTİ bireylerle aileleri de yürüyüş için oradaydılar.
Metehan ve Sema Anne, LGBTİ hakları alanında çalışmanın getirdiği deneyim birikimi hafızası ve açık yürekleriyle Washington, DC’ye gittiler. Boysan’ın Mayıs ayında çalıştığı LGBTİ haklarında öncü olan Human Rights Campaign (İnsan Hakları Kampanyası) ve Victory Fund (Zafer Fonu) ofislerini ziyaret ettiler. Amerika’da LGBTİ haklarının kazanılmasına destek vermiş olan Human Rights First (Önce İnsan Hakları), Open Society Institute Foundation (Açık Toplum Vakfı), National Democratic Institute for International Affairs (Uluslararası İlişkiler için Ulusal Demokrasi Enstitüsü) ve Center for American Progress (Amerika Gelişim Merkezi) kuruluşları ile görüştüler. İkili ayrıca yönetim merkezi Capitol Hill (Başkent Tepesi)’nde bir insan hakları brifingine katıldı, ABD Kongresi’nin LGBTİ Eşitlik Kurulu ve Obama Yönetimi’nin yetkilileri ile tanıştı. Bu yetkililer arasında LGBTİ Bireylerin İnsan Hakları Özel Temsilcisi Randy Berry de vardı. Sema Anne bu ziyaretlerin üzerindeki etkisini özetliyor: “Boysan’ın kaybından sonraki sürecimde bu Amerika ziyareti bana çok yardımcı oldu. Mücadele alanına daha hızlı geri dönmemi sağladı. Zaten geri dönmeyi istiyordum fakat şimdi daha çok şey yapabilirim inancına sahibim.”
Metehan ve Sema Anne STK ve ABD yönetimi yetkililerinin Haziran 2016 İstanbul Onur Yürüyüşü’nü dikkatle takip etmelerini istediler. “Önümüzdeki Pride-Onur Yürüyüşü’nün ne kadar önemli olduğunu vurguladık” diyor Metehan. Onur Yürüyüşü’nün yapılabilmesi sadece Türkiye’nin LGBTİ bireyleri için değil, ayrıca global LGBTİ hareketi için de önemlidir çünkü İstanbul Onur Yürüyüşü tüm bölgedeki LGBTİ bireylerin açıkça var olabilecekleri bir gün ve bir alanın var olduğu anlamına geliyor. Ayrıca Onur Yürüyüşü Türkiye’de başka alanlardaki haklar için de bir semboldür. Yasaklanmasından önce AKP Onur Yürüyüşü’nü bir saygı ve hoşgörü örneği olarak seçim bildirgesine taşımış, “AK Parti’nin kimsenin yaşam tarzına müdahale etme gibi bir niyeti asla olmadı, asla da olmayacak” demişti. Onur Yürüyüşü’nün engellenmesi üzerine Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, ABD ve başkaları Türkiye’de toplanma ve ifade özgürlükleri ve LGBTİ bireylerin güvenliği ile ilgili kaygılarını belirten açıklamalarda bulunmuşlardı. Metehan ve Sema Anne İstanbul Onur Yürüyüşü 2016’nın gerçekleşmesinin Türkiye’nin menfaatine hizmet edeceğine inanıyorlar.
“Bundan sonra da kapalı kapıları çalmaya devam edeceğiz”
Uluslararası sivil toplum kuruluşları ve LGBTİ dostu ülkeler ile görüşmeler yürütmek, Türkiye’nin de yararına olacak küresel LGBTİ hareketi için ittifaklar kurmak için çok yararlı. Fakat esas çalışma alanı Türkiye’dedir ve eşit haklar için lobi faaliyetlerini yürüten LGBTİ dernekleri arasında politikalar üretecek iletişim faaliyetlerini yürütmektir. Ailelerin bu harekete getirdiği çok önemli bir değer var: yürekten gelen bir aktivizm. Taraflar hangi siyasi veya sosyal aidiyetten olurlarsa olsunlar, bir anne veya babanın kabullenme ve sevgi ile bağrına basma deneyiminin hikayesi bir çok kapıyı açabiliyor. “Bundan sonra yine kapalı kapıları çalacağız, devam edeceğiz”, diyor Sema Anne.
Seçimlerden sonra sosyal medya ülkeden ayrılma planları yapanlar ile çalkalanırken AKP’ye oy vermemiş insanlar öfke, korku ve dışlanmışlık içindeydiler. Fakat, daha birkaç hafta önce oğlunu kaybetmiş, yumuşacık konuşan bu kadın, “umutlu olmalıyız” diyor. “Bu çalışma alanını kimse elimizden almadı” diyor Metehan ve “şu an bu annelerin yardımına muhtaç bir sürü anne var” diye ekliyor.
İçim umutla doluyor.

Zeynep Bilginsoy

http://lgbtinewsturkey.com/2015/11/16/families-of-lgbts-in-turkey-dare-to-hope/