Bizim Evlatlarımız, Bu Ülkenin Evlatlarıdır!

19 Mart’tan bu yana meydanlarda, üniversitelerde, liselerde haklarını aradıkları için gözaltına alınan gençleri, ülkenin doğusundan batısına kadar muhalif her belediyeye yönelik baskı ve kayyum politikalarını, Ekrem İmamoğlu gibi milyonlarca insanın iradesini temsil eden bir belediye başkanına karşı yürütülen siyasi yargı süreçlerini ve sadece işlerini gerektiği gibi yaptıkları için gözaltına alınan gazetecilere açılan davaları büyük bir endişeyle takip ediyoruz. Tüm bu yaşananlar yalnızca bir partiye ya da kişiye yönelik değildir; bu bütün toplumu ilgilendiren çok daha derin ve yapısal bir sistem krizinin göstergesidir.

Bu kriz ne bugün başlamıştır, ne de yalnızca bir kesimi hedef almaktadır. Uzun yıllardır bu ülkede; cinsel kimliği, yönelimi, inancı, etnik kökeni ya da siyasi düşüncesi farklı olan herkese sistematik biçimde baskı uygulanmaktadır. Bugün bu baskılar, öğrencilerden emekçilere, gazetecilere, akademisyenlere, öğretmenlere, kadınlara, ailelere kadar toplumun her kesimini hedef almaktadır. Hakkını arayan her kesim  “öteki” ilan edilmekte, dışlanmakta ve susturulmaya çalışılmaktadır.

Bugün artık görüyoruz ki, bu ülkede adalet işlemiyor. Yargı, bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirerek iktidara teslim olmuş durumda. Oysa adaletin olmadığı bir ülkede demokrasi de olmaz, özgürlük de, huzur da… 

Bizler, LİSTAG aileleri olarak tekrar ve tekrar görüyoruz ki; bu ülkede sadece LGBTİ+ çocuklarımızın haklarını savunmak yetmiyor. Çünkü onlara reva görülen ayrımcılık, baskı ve ötekileştirme bugün toplumun tüm kesimlerine yönelmiş durumda. Sadece var oldukları için “suçlu” ilan edilen çocuklarımız, bugün artık yalnız değil; çünkü aynı zihniyet, farklı olan ve düşünen herkesi hedef alıyor.

Gençlerimiz sadece anayasal haklarını kullandıkları için gözaltına alınıyor, çıplak aramaya maruz bırakılıyor, işkenceye varan uygulamalara tabi tutuluyor. Bu kabul edilemez uygulamalar, sadece gençlerin değil, hepimizin onuruna yöneltilmiş bir saldırıdır. Gözaltına alınanlar, tutuklananlar hepimizin çocukları. Evlatlarımız yalnızca kendi geleceklerini değil bu ülkenin onurunu ve vicdanını savunuyor.

Devletin temel görevi adaleti sağlamak, hiçbir ayrım gözetmeksizin, istisnasız tüm gençlere adil, güvenli ve huzurlu bir gelecek sunmaktır. TOMA’lar ve gözaltılar yerine, gençlerimize hak ettikleri özgürlüğü, eğitimi ve desteği sunmaktır. Ancak uzun  süredir iktidarın ülkemizde yarattığı ayrıştırıcı ve baskıcı ortam gençlerimizi boğuyor.  Oysa biz çocuklarımızdan öğrendik ki, farklılıklarıyla tüm gençleri kapsamak bir toplum için bir tehdit değil aksine bir zenginliktir.

İktidar tarafından ilan edilen “Aile Yılı”nda, LİSTAG olarak yıllardır yaptığımız gibi ve şimdi de daha da büyük bir kararlılıkla, bize şiddetle dayatılan aile tanımını değiştirmeye; gerçek, kapsayıcı ve sevgi dolu bir aile için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü biz, çocuklarımızın baskıdan, ayrımcılıktan değil; eşitlikten, sevgiden ve dayanışmadan beslenen bir toplumda yaşamasını istiyoruz.

İşte tam da bu yüzden, biz LİSTAG aileleri olarak, sadece kendi çocuklarımızı değil, bu ülkede baskıya uğrayan, susturulmaya çalışılan tüm gençleri sahipleniyoruz. Tek bir çocuğumuzu dahi geride bırakmayacağız. 

Bu süreçte, Anne-Baba Dayanışma Ağı gibi çocukları için direnen, adalet isteyen tüm ailelerin yanındayız. Elimizden ne geliyorsa yapacağız, çünkü biliyoruz ki:

Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!