Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) “Türkiye’de Bir Arada Yaşarız Araştırması: Kutuplaşan Toplumda Bir Arada Yaşama Kapasitesi” başlıklı bir rapor yayımladı. Toplumda bir arada yaşamayı zorlaştıran önyargıların kaynağını anlamak ve toplumun bir arada yaşama kapasitesini ortaya koymak amacıyla yapılan araştırma, hem kapsadığı konular hem de katılım profili açısından oldukça geniş ve çeşitli. KONDA ve SAM’in nitel ve nicel araştırma alanındaki desteğiyle yürütülen araştırmada, 67 ilde 2132 kişiyle yapılan telefon görüşmelerinden, İstanbul’da yapılan 62 derinlemesine görüşmeden ve İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Kayseri, Erzurum ve Diyarbakır’da yapılan toplam 12 odak grup toplantısından elde edilen veri kullanılmış.
Araştırma ağırlıklı olarak dini, etnik, siyasi farklılıklara odaklansa da sınıfsal, eğitim durumu, yaşam biçimi, cinsiyet kimliği gibi farklılıkları da kapsıyor.
LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları açısından bir değerlendirme:
“Anayım, kabul ederim.”
Biz de bu önemli ve kapsamlı raporu LGBTİ+ aileleri ve yakınları açısından değerlendirdik. Bu açıdan bakınca araştırma raporundan dört önemli sonuç çıkardık.
- Raporun en önemli çıkarımlarından biri, tanışıklıkların ve günlük hayattaki deneyim ve paylaşımların toplumda önyargıları aşmakta önemli bir işlevinin olduğu. Bu durum LGBTİ+ konusunda gayet net olarak görünüyor.
LGBTİ+’ların eylem sırasında polis şiddeti görmelerini doğru bulan bir katılımcı, “Peki sizin oğlunuz bir gün gelip gay olduğunu açıklarsa ne yaparsınız?” sorusuna, “anayım, kabul ederim” cevabı verdi. Bu anlamda, katılımcıların günlük hayat deneyimlerinin genellikle siyasi yaklaşımlarına göre daha olumlu olduğu görüldü.
Türkiye’de Bir Arada Yaşarız Araştırma Raporu’ndan çıkan bu sonuç LİSTAG’ı, LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları sıfatıyla elbette yakından ilgilendiriyor. Bu konuda biraz daha fikir sahibi olabilmek için yaptığımız bir soruluk anketimize katılmak için tıklayın:
2. Araştırmaya göre, ikili kimlik ve ikili düşünce yapıları dışında kalan kimlik ve durumlar belirsiz ve kafa karıştırıcı olarak görüldüğü için toplumda korku ve güvensizlik yaratıyor; bu nedenle önyargının en çok görüldüğü alanlar bu tür “ara yerler”.
Daha somuta inersek, araştırmamıza göre, korku ve güvensizlik yaratan sorunlar arasında ikili kimlik, ikili düşünce yapıları dışında kalan, kafa karıştıran “ara yerler” başta geliyor.
En çok “farklı” görünenler ise “cinsel kimlik / yönelim” meselelerinde ortaya çıkıyor. Var olan hazır-giyim kimlik ikilemlerinin bozulduğu ara yerler (“ne erkek ne kadın”) en çok tepki gösterilen dünyalar. Ara yer en farklı durum.
LGBTİ konusunun bizzat kendisi birçok insana rahatsızlık veriyor. Ara yerleri, müphem alanları görünmez kılan, ikili kategoriler (modern-geleneksel, rasyonel-irrasyonel, ileri-geri, erkek-kadın vb.) üzerinden düşünmeyi üreten modern toplumsal düşünce yapısı içinde yetişen modern ya da geleneksel insanlar, çarpıtarak, dönüştürerek de olsa bu ikili yapıları yeniden üretiyorlar. Bu ikili yapıların dışına çıkan davranışlar, kimlikleşmeler ise tedirginlik, endişe ve varoluşa dair güvensizlik yaratıyor.
Önyargının bir bileşenini ise kuşkusuz LGBT bireylerin ikili kategoriler konusunda konfor bozucu varlıkları inşa ediyor.
LGBTI+’lar konusunda ayrımcı bir yaklaşımda bulunan katılımcı sayısı çoktu. Nedeni sorgulandığında çoğunlukla dini referansla, “normal” olmadıkları ve toplumu bu nedenle kötü yönde etkiledikleri anlatıldı.
3. LGBTİ+ konusu toplumda “farkında olunan” ama görünür olması sorunlu olan bir alan olarak kabul ediliyor.
Ben kesinlikle ve kesinlikle bütün insanların farklı farklı düşüncelere sahip olduğunu biliyorum ve buna (LGBTİ konusunda) saygı duymak zorunda olduğumu da biliyorum. Ama bazı yerlerde bazı zamanlarda bu gözünün önüne sokuluyor insanın. Tamam LGBTİ affedersiniz çok özür diliyorum, lezbiyenlik, gay, bunlar ayrı konular. Ama bunları insan içine gözüne soka soka, her gün bunları haber yapma, şey yapma, bunlar çok bana göre yanlış. (OG-7, K5)
Eylem niye yapıyorlar mesela onlar. Onların yaptıkları eylem yanlış. Yani kendilerini ifade etmek için Taksim’de yüzlerce kişinin bir arada yürümelerine gerek yok ki. (...) Onların yaptığı yanlış. Kendilerini yanlış noktaya çekiyorlar. Yani atıyorum işte, yüzlerce ‘biz Türk’üz’ diyen kişinin aynı anda İstiklal’de yürümesi nasıl Türk olmayan insanları rahatsız edebilmesi doğalsa aynı şekilde kendini cinsel tercihiyle ifade etmeyen, başka insanların da yüzlerce kendini cinsel tercihiyle ifade eden insanı bir arada görmesi irrite eder yani. Bu doğal bir sonuç. (...) Malzemeye dönüşüyorsun. Çünkü irrite edici bir noktaya geliyor. Yani 20 tane LGBT bayrağının orada ne işi var? Bu kimliği o kimliğin yeri orası değil ki yani o kimliği ön plana çıkarmak iyi bir şey değil.
4. Kamuoyunda bir grubun farklılığını kabul etmek genellikle varlıklarına “hoşgörü” ve “tahammül” düzeyinde kalıyor, ancak o grubun eşit vatandaşlık hakkına sahip olmayı kamuoyunda görünür bir şekilde talep etmesi ve bu hakların tanımlanması ise aynı derecede “hoşgörü” ile karşılanmıyor. Toplum temel haklar ve eşit vatandaşlık hakkı konusunda yeterince bilinçli değil.
Bazı toplumsal grupların ve bireylerin -abartarak söyleyecek olursak- nefes alıyor olmaları açlıktan ölmediklerinin ya da kimlikleri nedeniyle öldürülmediklerinin adeta kanıtı olabiliyor. Yani temel hakları tanımlama konusunda, bilgi düzeyi oldukça yetersiz bir kamuoyu olduğu söylenebilir.
Raporun tamamı burada:
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.